No comments yet

Prof. Dr. Vahakn Norair Dadrian (1926-2019)

 

 

 

4052012 1001

Prof. Dr. Vahakn Norair Dadrian

(Istanbul 1926- New York 2019)

 Life Time Honorary Member of OIA

 

 —————–

ՑԱՒԱԿՑԱԳԻՐ

Խոր վշտով կը գուժենք մահը Միութեան Ցկեանս Պատուոյ Անդամներէն, յայտնի գիտնական, Հայոց Ցեղասպանութեան նշանաւոր հետազօտող, իրաւագէտ, պատմաբան, ընկերաբան, մաթեմաթիքոս,  փրոֆէսըր, ՀՀ ԳԱԱ պատուաւոր դոկտոր, ՀՀ ԳԱԱ արտասահմանեան անդամ, Հայոց Ցեղասպանութեան պատմաբան եւ Զօրեան հաստատութեան Ցեղասպանութեան ուսումնասիրման գծով տնօրէն՝ Վահագն Տատրեանի մահը:

Վահագն Տատրեան ծնած է 1926-ին Պոլիս։ Աւարտած է Պեռլինի համալսարանի մաթեմաթիքայի, Վիեննայի համալսարանի պատմութեան եւ Զիւրիխի համալսարանի միջազգային իրաւունքի բաժանմունքները։ 1970-1991թթ. ընկերաբանութիւն դասաւանդած է Նիւ Եորքի համալսարանին մէջ, միաժամանակ՝ եղած է Հարվըրտի համալսարանի միջին Արեւելքի ուսումնասիրութիւններու եւ Մասսաչուսէթսի Արհեստագիտութեան միջազգային ուսումնասիրութիւններու կեդրոններու աւագ գիտաշխատող։ 1990-ականներուն եղած է Հ. Ֆ. Գուգենհայմի ցեղասպանութեան ուսումնասիրութիւններու ծրագրի տնօրէն։ 1991-էն Զօրեան ուսումնարանի (Թորոնթօ եւ Քէմպրիճ) ցեղասպանութեան հետազօտութիւններու ծրագրի գիտական տնօրէնն էր։

Տատրեան համեմատական ցեղասպանագիտութեան հիմնադիրներէն է։ Յատկապէս արժէքաւոր են «Հայկական Ցեղասպանութիւնը խորհրդային եւ պատմագիտական քննարկումներով» (հայերէն, 1995), «Հայոց Ցեղասպանութեան մէջ գերմանական պատասխանատւութիւնը։ Պատմական ապացոյցի ստուգաբանութիւն» (անգլերէն, 1996), «Ցեղասպանութեան երաշխիքը։ Թուրք-հայկական հակամարտութեան գլխաւոր բաղադրատարրեր» (անգլերէն, 1998) մենագրութիւնները։ Միջազգային իրաւունքի ծիրէն ներս Հայոց Ցեղասպանութեան վերլուծութեան նուիրուած է «Ցեղասպանութիւնը որպէս ազգային եւ միջազգային իրաւունքի հիմնահարց։ Հայկական հարցը Առաջին աշխարհամարտի տարիներուն եւ անոր նկատմամբ ժամանակակից իրաւական վերաբերմունքը» (անգլերէն, 1989) աշխատութիւնը։

Վահագն Տատրեան պարգեւատրուած է ՀՀ Մովսէս Խորենացիի մետալով, «Վերիտաս» ոսկէ մետալով (Հարվըրտի համալսարան), Ռուսիոյ հայերու միութեան ոսկէ մետալով, ՀՀ ԳԱԱ ոսկէ յուշամետալով, Իտալիոյ «Ճշմարիտները հայերու համար» կոմիտէի Ֆրիտէոֆ Նանսէնի ոսկէ յուշամետալով (Ցեղասպանագէտ գիտնականներու միջազգային ընկերակցութիւն), Սուրբ Սահակ Սուրբ Մաշտոց մետալով, ՀՀ նախագահի ոսկէ մետալով։

Պոլսահայ Միութեան Հոգաբարձութեան, Գործադիր Յանձնախումբի եւ բոլոր յարակից Յանձնախումբերու անունով, կը սգանք Միութեան Ցկեանս Պատուոյ Անդամներէն՝ Փրոֆ. Վահագն Տատրեանի կորուստը, յայտնելով մեր վշտակցութիւնը հանգուցեալին ընտանիքին, հարազատներուն եւ մերձաւորներուն:

——————-

We are deeply saddened and as we mourn his death, we also pay tribute to the incredible life and accomplishments of the legendary , resilient and pioneering scholar , Vahakn Dadrian . 

Vahakn Norair Dadrian was born in 1926 in Turkey, to a family that lost many members during the Armenian Genocide.[3]Dadrian first studied mathematics at the University of Berlin, after which he decided to switch to a completely different field, and studied philosophy[4][5] at the University of Vienna, and later, international law at the University of Zürich. He completed his Ph.D. in sociology at the University of Chicago.

He was awarded an honorary doctorate degree for his research in the field of Armenian Genocide Studies by the Armenian National Academy of Sciences, and later, in 1998, he was made a member of the Academy and honored by the President of Armenia, the republic’s highest cultural award, the Khorenatzi medal. In 1999, Dadrian was awarded on behalf of the Holy See of Cilicia the Mesrob Mashdots Medal.[6] The Harry Frank Guggenheim Foundation sponsored him as director of a large Genocide study project, which culminated with the publication of articles, mainly in the Holocaust and Genocide studies magazines. He was the keynote speaker at the centennial of the John Marshall Law School and delivered a lecture to the British House of Commons in 1995. He also received the Ellis Island Medal of Honor.[7]

In 1970–1991 Dadrian was a professor of sociology at State University of New York-College at Geneseo.

Currently Dadrian is the director of Genocide Research at Zoryan Institute.

4052012 1011

 

 

————————

Anısı önünde saygıyla eğiliyorum by Prof. Taner Akcam. (A G O S )

Anısı önünde saygıyla eğiliyorum

Ermeni Soykırım üzerine araştırmalarıyla bilinen Vahakn N. Dadrian’ı 2 Ağustos’ta kaybettik. Taner Akçam, Dadrian’ın çalışmalarını ve hayatından kesitleri Agos için kaleme aldı.

Ermeni Soykırımı araştırmaları alanının kurucusu sayılan Prof. Vahakn Dadrian 2 Ağustos 2019 Cuma akşamı kaldırıldığı hastanede vefat etti. Dadrian’ın uzun zamandır rahatsız olduğu biliniyordu.
1926 Kadıköy doğumlu Dadrian aslen Çorumludur. Babası Çorum’un ileri gelen bir hakimidir ve İttihatçılarla ilişkileri çok iyidir. Bu nedenle, ailenin İstanbul’a gelmesine izin verilmiştir. Çocukluğu Kadıköy ve Üsküdar’da geçer.
İkinci Dünya savaşı başlamadan veya hemen başında Berlin’e matematik okumaya gider. Sonra Viyana’da Tarih, Zürih’de Uluslararası Hukuk okur. Chicago Üniversitesinde’nden sosyoloji dalında doktorasını tamamlar.
Hayatındaki önemli dönüm noktalarından birisi Viyana’dır. Kendisi anlatmıştı. Viyana’ya Matematik eğitimine devam etmek için gelmiştir. Derslerinin birisinde, kendisinin Ermeni olduğunu anlayan bir öğretmeni, Franz Werfel adını duyup duymadığını ve ‘Musa Dağ’da 40 Gün’ romanını okuyup okumadığını sorar. Dadrian, ne Werfel adını duymuştur ne de romanı bilmektedir.Franz Werfel ile değişen hayat
Öğretmeni çok şaşırır ama asıl şaşıran Dadrian’dır. Hemen romanı bulur ve gözünü kırpmadan okur. Gözüne uyku girmez ondan sonra. Utanır çok; nasıl olur da milletinin başına gelen bu acı felaketten hiç haberi yoktur. Ailesinden ve tanıdıklarından kimse konuşmamıştır bu konuyu kendisiyle…
Çocukken, evlerine gelen bazı yaşlıların bir odaya kapanıp, konuşup ağladıklarını hatırlar. O zamanlar hiçbir mana veremediği bu ağlama törenlerinin ne anlama geldiğini şimdi farketmiştir. Ve matematik okumayı bırakır. Daha sonra hayatını Ermeni Soykırımı konusunda çalışmaya adayacaktır.
Sadece Ermeni soykırımı alanındaki çalışmalarıyla bilinmez Dadrian. Karşılaştırmalı Soykırım Çalışmaları’nın önemli kurucularından birisi olur. Mükemmel İngilizce, Fransızca, Almanca, Ermenice ve Türkçe-Osmanlıca dil bilgisi en önemli silahıdır; 2010’lu yıllara kadar çok yoğun olarak çalışır ve onlarca eser geride bırakır ve akademik dünyada çok kısa sürede çok saygın bir konum elde eder.
Aktif faaliyetler
Dadrian, akademik çalışmalarının ötesinde, Ermeni soykırımının tanınması doğrultusunda aktif faaliyetlerde de bulunur. 1996 yılında başta tanınmış Holokost uzmanı Yahude Bauer olmak üzere, 100 bilim adamının, Türk Hükümetinin inkarcı politikalarına karşı çıkan bir açıklama yapmalarını sağlayan odur. Açıklama birçok Amerikan gazetesinde yayınlanacaktır. Benzeri girişimleri 1998 ve 2000’li yıllarda da tekrar eder. Akademik çalışmalar onun için Ermeni milletinin çektiği büyük acının tanınması ve soykırımların engellenmesi mücadelesinin bir parçasıydı sadece.
Galiba 2010’lu yılların başıydı. Kendisini bir konferansa davet etmiştim. Artık Amerikan üniversitelerinde konuşma yapmak istemediğini söyledi. Gerekçesi, toplantılarda Türkiyeli bazı insanların kendisine yaptıkları sataşmalar idi. “Artık tahammül edemiyor, kaldıramıyorum” dedi. Sadece Ermeni topluluklara, Ermenice konuşma yapmak istediğini söyledi. Bilebildiğim kadarıyla 2013 yılında Ermenistan’da yaptığı bir dizi konuşma onun son konuşmalarıdır. Wolfgang Gust’un Ermeni soykırımı üzerine Alman belgeleri kitabının İngilizce baskısına yazdığı önsöz ise bildiğim son makalesidir. Bu kitabın yayın tarihi de 2013’tür.İnzivaya çekilmesi
Dadrian daha sonra inzivaya çekildi. Kendisini en son 2014 yılında ziyaret ettim. Internet kullanmazdı. Düzenli aramaya çalışırdım. 2016-2017 yıllarında Naim Efendi’nin hatıratını, Gergeryan’ın arşivinde bulduğumu anlattım… Hatırat meselesini Gergeryan ile hiç konuşup konuşmadığını sordum. Pek doyurucu cevap alamadım, birçok şeyi hatırlamıyordu. İlerleyen yıllarda hafıza kaybı ciddi bir problem oldu. Telefonla konuşurken bile, birden durup kim olduğumuzu ve niçin aradığımızı sorardı.
Günlük bakımını sağlayan bir sağlık şirketi sayesinde son yıllarını oldukça rahat geçirdi. Ta ki böbrek rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılıncaya kadar. Soykırım çalışmalarının çok önemli bir köşe taşı olan Dadrian, Ermeni soykırımı ve karşılaştırmalı soykırım çalışmalarının kurucusu olarak anılacak ve bıraktığı onlarca eser ile sonsuza denk aramızda yaşayacaktır.Ermeni Soykırımı araştırmalarındaki yeri
Soykırım konusunda yapılan tartışmalar daima iki temel soru etrafında döner. Birisi, “NE ve NASIL OLDU” sorusudur, diğeri ise “NİÇİN veya NİYE” sorusudur. Asıl tartışmalar esas olarak NİÇİN/NİYE sorusu etrafında döner. Ermeni soykırımı konusunda ise bizler büyük ölçüde hala NE ve NASIL OLDU sorusu ile uğraşıyoruz; NİÇİN/NİYE sorusu etrafında tartışmaya ise yeni yeni başlıyoruz.
Yapacağımız “NİÇİN/NİYE” tartışmalarında, Dadrian’ın sağladığı, “NE ve NASIL OLDU” bilgileri çok önemli bir yer tutar. Onun eserlerinin, bizim üzerinde tartışmayı yürüteceğimiz binanın temellerini oluşturduğunu söylemek abartı sayılmamalıdır. Tüm ömrünü, Türk tezlerinin yanlışlığını ispata ayırmış ve bu konuda uluslararası planda ciddi başarılara imza atmış Dadrian’ın NİÇİN/NİYE sorusuna vermeye çalıştığı cevapları yeterli bulmayabilir; hatta eksik ve yanlışlıklar içerdiğini de ileri sürülebiliriz.
Zaten Akademik çalışmanın özü de budur. Her gelen kuşak kendisinden öncekini bıraktığı yerden alır ve onu bir adım ileri götürmeye çalışır. Dadrian’ın çalışmaları ancak, onun çalışmaları daha ileriye götürülebilirse, hak ettiği biçimde taçlanmış olacaktır. Dadrian’ın açtığı yoldan ilerleyecek genç akademisyenlerden beklenen de budur.
Tanınmış sosyolog Norbert Elias, 1977 yılında “Adorno Ödülü”nü aldığı törende yaptığı konuşmada, kendisinden önce yakılmış bir meşalenin bir dönem “taşıyıcısı” olduğunu ve kendisinden sonra da başkalarının bu meşaleyi taşımaya devam edeceklerini söyler. Burada Dadrian’ın bir farkının altını çizmek gerekir. Ondan önce bu meşaleyi yakmış olan gerçekten yok denecek kadardır. O akademik anlamda hem meşaleyi yakan hem de bize kadar taşıyandır.
Zannederim Dadrian’ın en büyük arzusu ve dileği kendisinin yaktığı ve taşıdığı bu meşalenin genç akademisyenlerce gelecek kuşaklara taşınmasıydı. Bu görev bizlerin önünde duruyor.Dadrian’ın benim için anlamı
Dadrian benim için bir Hoca, bir üstad ve herşeyden önce koruyucu melek idi. O kadar çok şey borçluyum ki ona…
Satırlara sığdırabileceğimi zannetmiyorum.
Her telefon ettiğimde, “Taner sıhhatin nasıl, antreman yapıyor musun”, diye sorardı. Yaptığımı söylediğimde de “Aferin Taner,” demeyi çok severdi. Çocukluğundan beri tanıdığı kızım Helin’in ne yaptığı, sıhhattinin nasıl olduğu da standart soruları arasındaydı.
Ermeni soykırımı konusunda çalışmaya başlamamda büyük rolü olmuştu. Eğer onun yardımları olmasaydı bu konuda çalışmaya başlayabilir miydim, bilmiyorum. 1990 veya 1991 yılarıydı. Ermeni soykırımı konusunda çalışmaya karar vermiştim. Çalıştığım Enstitü’ye önerimi açtım. Konu hakkında hiçbir bilgileri olmadığı bu nedenle kabul etmelerinin mümkün olamayacağı cevabını verdiler. Ama, eğer konunun uzmanlarını davet ederek bir ‘atölye’ (workshop) düzenlersem, tartışmanın sonucuna göre bir karar verebileceklerini de eklediler.
Eğer konu hakkında çalışmak istiyorsam uzmanları bulmam gerekti. Hamburg Üniversitesi’nden Prof. Petra Kapert ile görüştüm ve yardımını rica ettim. Bana, Dadrian ile ilişki kurmam gerektiğini söyleyerek, okumam için Dadrian’ın İngilizce iki makalesini verdi. O yıllarda, zaten pek birşeye benzemeyen ODTÜ İngilizcemi tamamıyla unutmuş idim, Dadrian’ın ne adresini bulabilirdim ne de yazdıklarını okuyabilirdim. Utancımdan Petra Kapert’e bunları söyleyemedim.
Londra’da bir arkadaşıma rica ettim; benim için makaleleri Türkçeye çevirdi ve okudum. Sonra araya sora Dadrian’ın adresini de buldum. Dadrian makalelerinde birçok Türkçe kaynaktan alıntı yapıyordu. “Bu adam mutlaka Türkçe biliyordur, ben de Türkçe yazarım”, diye düşündüm. Çok ümidim olmasa da, oturdum Türkçe bir mektup yazdım ve yapmak istediğim çalışmayı anlattım. Açıkçası pek cevap alacağımı ümit etmiyordum.
“Bu benim 40 yıl sonraki ilk Türkçe korrespondantımdır.” Dadrian’dan gelen Türkçe mektup bu sözlerle başlıyordu. Bu ilk mektuplaşma daha sonra yıllar sürecek dostluğumuzun başlangıcı oldu.
Atölye çalışmasına severek geldi ve yaptığı konuşma çok etkileyici oldu. Özellikle bir Türk aydınının konu hakkında objektif çalışma yapmak istiyor olmasının öneminin altını çizdi. Enstitü önerimi kabul etti. Bu atöyle için hazırladığım taslak metin, İletişim Yayınları’ndan “Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu” adıyla konu hakkında çıkan ilk kitabım oldu.
Daha sonra doktora tezim de olacak çalışmam boyunca, Dadrian yardımını hiç esirgemedi. O yıllar ne internet ne de e-mail vardı. Faks üzerinden kendisi ile düzenli haberleştim. Her sıradan Türk insanı gibi çok tereddütlüydüm. Kendimden çok emin değildim ve cevabını bilmek istediğim yüzlerce soru vardı. Yanlış bir şey yazmamak ve söylememek için, akla gelebilecek her soruyu soruyor cevabını istiyordum.
Büyük bir sabırla her soruma cevap verdi ve bu cevapların dayandığı kaynak bilgilerin fotokopilerini yolladı. Ama sorular o kadar çoktu ki, bir seferinde dayanamamış, yolladığı fakslardan birisine, “İnşallah sorular sona erdiler” diye bir not düşmüştü. Ona sorduğum soruları ve ondan gelen cevapları bugün bile hala saklarım.
Amerika’ya gelmem de onun sayesinde olmuştur. 1999 yılında Enstitü, artık çalışmalarımı destekleyemeyeceğini bildirdi. Almanya’da Ermeni Soykırımı konusunda çalışma imkanım kalmamıştı. Geçindirmek zorunda olduğum ailem vardı. Dadrian’ı aradım. Eğer ABD’ye gelmemi sağlayabilirse, konu hakkında çalışabileceğimi yoksa geçim için başka bir iş aramak zorunda olduğumu söyledim. ODTÜ İngilizcesini tamamıyla unutmuştum. Onun girişimleri sayesinde, Michigan-Dearborn Üniversitesi Ermeni Araştırmalar Merkezi beni davet etti. Ve soykırım konusunda çalışmaya devam edebilme imkanına kavuştum.
İstanbul’u çok özlüyordu. Hele Üsküdar’ı… Çok istedim İstanbul’a gelmesini. Çok korkuyordu. “Gelirsem öldürüler beni,” diyordu. İkna edemedim. “En çok hangi yemeği özlüyorsun?” diye sorduğumda, “ızgara köfte” derdi. Hamburg’a her geldiğinde, Oruç Abimin restoranına götürürdüm. Doymak bilmezdi. Birkaç porsiyon ızgara köfte yerdi. Oruç Abi takılırdı, “Senin bu adamı doyuramıyoruz”, diye…
Teorik çalışmalarında “Türk düşmanlığı yaptığı” eleştirilerine çok maruz kalmıştır. Ama Türklerle her karşılaştığında, Anadolu insanına duyduğu o derin sevgiyi gözlerinden okumak mümkündü. Türklerle hemen Türkçe konuşmak ve de onlara ezbere Onuncu Yıl Marşı’nı okumak en büyük keyfi idi…
Bir şeyi biliyorum, eğer hayatımın önemli dönüm noktalarında bana yaptığı yardımlar olmasaydı, ben bugün bulunduğum yerde olamazdım. Akademik hayatım boyunca yaptığı destek ve katkı ne unutulabilecek ne de karşılığı ödenecek cinstendir. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
V.N. Dadrian ile T. Akçam’ın doktora çalışması sırasındaki yazışmaları ve Dadrian’ın “İnşallah sorular sona erdiler”, şeklindeki 'bıkkınlık' notuV.N. Dadrian ile T. Akçam’ın doktora çalışması sırasındaki yazışmaları ve Dadrian’ın “İnşallah sorular sona erdiler”, şeklindeki ‘bıkkınlık’ notu
————————

 MASISPOST:

 

Vahagn Dadrian, American-Armenian Historian and Genocide Researcher Passed Away

Renowned American Armenian scientist, lawyer and historian Doctor, Professor Vahagn Dadrian has passed away on August 2 at age 93.

Dadrian had a degree in Mathematics, History and Law. His interdisciplinary background gave him a multifaceted look at historical and social problems, especially genocide. Dadrian was not only an authority on Armenian genocide, but also on genocide studies and theory in general, being part of the so-called “first generation” of genocide scholars, who created this area of study in the 1970s.

Given his command of several languages, Dadrian was able to do research in various archives around the world, revealing previously unknown documents about the Armenian genocide and creating sociological typologies about the event that have become a reference for all scholars of the subject. One of his last works was the book Judgments in Istanbul, co-authored with Prof. Taner Acam.

Vahakn Norair Dadrian was born in 1926 in Istanbul, Turkey to a family that lost many members during the Armenian Genocide. Dadrian first studied mathematics at the University of Berlin, after which he decided to switch to a completely different field, and studied philosophy at the University of Vienna, and later, international law at the University of Zürich. He completed his Ph.D. in sociology at the University of Chicago.

In the 1970s, Dadrian participated in the creation of the comparative study of genocide.

He was awarded an honorary doctorate degree for his research in the field of Armenian Genocide Studies by the Armenian National Academy of Sciences, and later, in 1998, he was made a member of the Academy and honored by the President of Armenia, the republic’s highest cultural award, the Khorenatzi medal. In 1999, Dadrian was awarded on behalf of the Holy See of Cilicia the Mesrob Mashdots Medal. The Harry Frank Guggenheim Foundation sponsored him as director of a large Genocide study project, which culminated with the publication of articles, mainly in the Holocaust and Genocide studies magazines. He was the keynote speaker at the centennial of the John Marshall Law School and delivered a lecture to the British House of Commons in 1995. He also received the Ellis Island Medal of Honor. He has lectured extensively in French, English and German in the Free University of Berlin, the Universities of Munich, Parma, Torino, Zürich, Uppsala, Frankfurt am Main, Cologne, Bochum, Münster, Amsterdam, Utrecht, Geneva, Brussels and UNESCO’s Paris center.

Dadrian was the director of Genocide Research at Zoryan Institute.

Bibliography
Dadrian’s books and articles have been translated into more than 10 languages:

  • Autopsie du Génocide Arménien. Trans. Marc & Mikaël Nichanian. Brussels: Éditions Complexe, 1995, 266p.
  • Haykakan Tsekhaspanut`iune Khorhtaranayin ev Patmagitakan Knnarkumnerov (The treatment of the Ottoman genocide by the Ottoman parliament and its historical analysis). Watertown, MA: Baikar, 1995, 147p.
  • Jenosid Ulusal ve Uluslararasi Hukuk Sorunu Olarak: 1915 Ermeni Olay ve Hukuki Sonuçlar [Genocide as a problem of national and international law: The World War I Armenian case and its contemporary legal ramifications]. Trans. Yavuz Alogan. Istanbul: Belge Uluslararas Yaynclk, 1995, 221p.
  • The History of the Armenian Genocide: Ethnic Conflict from the Balkans to Anatolia to the Caucasus. Providence, RI & Oxford: Berghahn Books, 1995, 452p.
  • German Responsibility in the Armenian Genocide: A Review of the Historical Evidence of German Complicity. Watertown, MA: Blue Crane Books, 1996, 304p.
  • Histoire du génocide arménien: Conflits nationaux des Balkans au Caucase. Traduit de l’anglais par Marc Nichanian. Paris: Stock, 1996, 694p.
  • The Key Elements in the Turkish Denial of the Armenian Genocide: A Case Study of Distortion and Falsification. Cambridge, MA and Toronto: Zoryan Institute, 1999, 84p.
  • Warrant for Genocide: Key Elements of Turko-Armenian Conflict. New Brunswick and London: Transaction Publishers, 1999, 214p.
  • Los elementos clave en el negacionismo Turco del Genocidio Armenia: un estudio de distorsión y falsificación. Translated by Eduardo A. Karsaclian. Buenos Aires: Fundación Armenia, 2002, 79p.
  • Historia Tis Armenikan Genoktonias [History of the Armenian Genocide]. Athens: Stokhastis, 2002, 685p.
  • Historia del Genocidio Armenio. Conflictos étnicos de los Balcanes a Anatolia y al Cáucaso. Translated by Eduardo A. Karsaclian. Buenos Aires: Imago Mundi, 2008, 434p.

AGOS:

 

Vahakn Dadrian hayatını kaybetti

Ermeni Soykırımı üzerine çalışmalarıyla tanınan ünlü akademisyen Prof. Dr. Vahakn N. Dadrian hayatını kaybetti.

Dadrian 2 Ağustos’da ABD’de yaşama gözlerini yumdu. 26 Mayıs 1926’da İstanbul’da dünyaya gelen  Dadrian Berlin’da matematik, Viyana’da tarih, Zürih’te uluslararası hukuk okudu. Harvard Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı, MIT ve Duke üniversitelerinde konuk öğretim üyeliği yaptı. 1998’de Ermenistan Bilimler Akademisi onur üyesi oldu. Dadrian ayrıca Movses Khorenatsi nişanı sahibidir. Dadrian 1970 1991 arasında New York State Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olarak çalıştı.

Dadrian Ermeni Soykırımı üzerine çalışmalarıyla bilinen bir akademisyen. Kitapları Ermeni Soykırımı’nın bilinmesinde önemli bir rol oynadı. “The History Of Armenian Genocide: Ethnic Conflict from tha Balkans to Anatolia to Caucasus” önemli bir çalışma olarak kabul edilir. Dadrian’ın diğer önemli çalışması da German Responsibility in the Armenian Genocide (Ermeni Soykırımı’da Almanya’nın Rolü) başlığını taşır. Dadrian’ın  kitapları Türkiye’de Belge Yayınları tarafından basıldı. 1995 yılında yayınlanan “Ulusal ve Uluslararası Hukuk Sorunu olarak Jenosid” kitabı yasal takibata uğradı, sonrasında beraat etti. Dadrian  Zoryan Enstitüsü Soykırım Araştırmaları Bölümü yöneticisi olarak görev yapmaktaydı.

AREVELK:

 Մահացել է նշանավոր ցեղասպանագետ Վահագն Տատրյանը

93 տարեկանում կյանքից հեռավել է ամերիկահայ ճանաչված գիտնական, իրավագետ,  ցեղասպանության պատմաբան, սոցիոլոգ, մաթեմատիկոս Վահագն Տատրյանը (Դադրեան):  Նա ծնվել է Ստամբուլում,  ավարտել է Բեռլինի համալսարանի մաթեմատիկայի, Վիեննայի համալսարանի պատմության և Ցյուրիխի համալսարանի միջազգային իրավունքի ֆակուլտետները։ 1970-1991 թթ. սոցիոլոգիա է դասավանդել Նյու Յորքի համալսարանում, միաժամանակ եղել է  Հարվարդի համալսարանի Միջին Արևելքի ուսումնասիրությունների և Մասսաչուսեթսի Տեխնոլոգիայի միջազգային ուսումնասիրությունների կենտրոնների ավագ գիտաշխատող։ 1990-ական թթ. եղել է Հ. Ֆ. Գուգենհեյմի ցեղասպանության ուսումնասիրությունների ծրագրի տնօրեն, իսկ 1991 թվականից՝ Զորյան ինստիտուտի (Տորոնտոև Քեմբրիջ) ցեղասպանության հետազոտությունների ծրագրի գիտական տնօրեն։ Տատրյանը համեմատական ցեղասպանագիտության հիմնադիրներից է։ Հատկապես արժեքավոր են «Հայկական ցեղասպանությունը խորհրդային և պատմագիտական քննարկումներով» (հայերեն, 1995), «Հայոց ցեղասպանության մեջ գերմանական պատասխանատվությունը։ Պատմական ապացույցի ստուգաբանություն» (անգլերեն, 1996), «Ցեղասպանության երաշխիքը։ Թուրք-հայկական հակամարտության գլխավոր բաղադրատարրեր» (անգլերեն, 1998) մենագրությունները։ Միջազգային իրավունքի համատեքստում հայոց ցեղասպանության վերլուծությանն է նվիրված «Ցեղասպանությունը որպես ազգային և միջազգային իրավունքի հիմնահարց։ Հայկական հարցը Առաջին աշխարհամարտի տարիներին և նրա նկատմամբ ժամանակակից իրավական վերաբերմունքը» (անգլերեն, 1989) գործը։

Վահագն Տատրյանը ՀՀ ԳԱԱ պատվավոր դոկտոր է, ՀՀ ԳԱԱ արտասահմանյան անդամ: Նրա մահվան լուրը հաղորդել են ամերիկահայ  կազմակերպությունները:

————–

H Y T E R T

Çorumlu Vahakn Dadrian’ı Kaybettik

Taner Akçam

Ermeni soykırımı araştırmaları alanının kurucusu sayılan Prof. Vahakn Dadrian 2 Ağustos 2019 Cuma akşamı kaldırıldığı hastanede vefat etti. Dadrian’ın uzun zamandır rahatsız olduğu biliniyordu.

1926 Kadıköy doğumlu Dadrian aslen Çorumludur. Babası Çorum’un ileri gelen bir hakimidir ve İttihatçılarla ilişkileri çok iyidir. Bu nedenle, ailenin İstanbul’a gelmesine izin verilmiştir. Çocukluğu Kadıköy ve Üsküdar’da geçer.

İkinci Dünya savaşı başlamadan veya hemen başında Berlin’e matematik okumaya gider. Sonra Viyana’da Tarih, Zürih’de Uluslararası Hukuk okur. Chicago Universitesinde’nden sosyoloji dalında doktorasını tamamlar.

Hayatındaki önemli dönüm noktalarından birisi Viyana’dadır. Kendisi anlatmıştı. Viyana’ya Matematik eğitimine devam etmek için gelmiştir. Derslerinin birisinde, kendisinin Ermeni olduğunu anlayan bir öğretmeni, Franz Werfel adını duyup duymadığını ve ‘Musa Dağ’ında 40 gün’ romanını okuyup okumadığını sorar. Dadrian, ne Werfel adını duymuştur ne de romanı bilmektedir.

Öğretmeni çok şaşırır ama asıl şaşıran Dadrian’dır. Hemen romanı bulur ve gözünü kırpmadan okur. Gözüne uyku girmez ondan sonra. Utanır çok; nasıl olur da milletinin başına gelen bu acı felaketten hiç haberi yoktur. Ailesinden ve tanıdıklarından kimse konuşmamıştır bu konuyu kendisiyle…

Çocukken, evlerine gelen bazı yaşlıların bir odaya kapanıp, konuşup ağladıklarını hatırlar. O zamanlar hiçbir mana veremediği bu ağlama törenlerinin ne anlama geldiğini şimdi farketmiştir.

Ve matematik okumayı bırakır. Daha sonra hayatını Ermeni soykırımı konusunda çalışmaya adayacaktır.

Sadece Ermeni soykırımı alanındaki çalışmalarıyla bilinmez Dadrian. Karşılaştırmalı Soykırım Çalışmalarının önemli kurucularından birisi olur. Mükemmel İngilizce, Fransızca, Almanca, Ermenice ve Türkçe-Osmanlıca dil bilgisi en önemli silahıdır; 2010’lu yıllara kadar çok yoğun olarak çalışır ve onlarca eser geride bırakır ve akademik dünyada çok kısa sürede çok saygın bir konum elde eder.

Dadrian, akademik çalışmalarının ötesinde, Ermeni soykırımının tanınması doğrultusunda aktif faaliyetlerde de bulunur. 1996 yılında başta tanınmış Holokost uzmanı Yahude Bauer olmak üzere, 100 bilim adamının, Türk Hükümetinin inkarcı politikalarına karşı çıkan bir açıklama yapmalarını sağlayan odur. Açıklama birçok Amerikan gazetesinde yayınlanacaktır. Benzeri girişimleri 1998 ve 2000’li yıllarda da tekrar eder. Akademik çalışmalar onun için Ermeni milletinin çektiği büyük acının tanınması ve soykırımların engellenmesi mücadelesinin bir parçasıydı sadece.

Galiba 2010’lu yılların başıydı. Kendisini bir konferansa davet etmiştim. Artık Amerikan Universitelerinde konuşma yapmak istemediğini söyledi. Gerekçesi, toplantılarda Türkiyeli bazı insanların kendisine yaptıkları sataşmalar idi. “Artık tahammül edemiyor, kaldıramıyorum”, dedi.

Sadece Ermeni topluluklara, Ermenice konuşma yapmak istediğini söyledi. Bilebildiğim kadarıyla 2013 yılında Ermenistan’da yaptığı bir dizi konuşma onun son konuşmalarıdır. Wolfgang Gust’un Ermeni soykırımı üzerine Alman belgeleri kitabının İngilizce baskısına yazdığı önsöz ise bildiğim son makalesidir. Bu kitabın yayın tarihi de 2013’tür.

Dadrian daha sonra inzivaya çekildi. Kendisini en son 2014 yılında ziyaret ettim. Internet kullanmazdı. Düzenli aramaya çalışırdım. 2016-2017 yıllarında Naim Efendi’nin Hatıratını, Gergeryan’ın arşivinde bulduğumu anlattım… Hatırat meselesini Gergeryan ile hiç konuşup konuşmadığını sordum. Pek doyurucu cevap alamadım, birçok şeyi hatırlamıyordu. İlerleyen yıllarda hafıza kaybı ciddi bir problem oldu. Telefonla konuşurken bile, birden durup kim olduğumuzu ve niçin aradığımızı sorardı.

Günlük bakımını sağlayan bir sağlık şirketi sayesinde son yıllarını oldukça rahat geçirdi. Ta ki böbrek rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılıncaya kadar. Soykırım çalışmalarının çok önemli bir köşe taşı olan Dadrian, Ermeni soykırımı ve karşılaştırmalı soykırım çalışmalarının kurucusu olarak anılacak ve bıraktığı onlarca eser ile sonsuza denk aramızda yaşayacaktır.

 Dadrian’ın Ermeni Soykırımı Araştırmalarındaki Yeri

Soykırım konusunda yapılan tartışmalar daima iki temel soru etrafında döner. Birisi, “NE ve NASIL OLDU” sorusudur, diğeri ise “NİÇİN veya NİYE” sorusudur. Asıl tartışmalar esas olarak NİÇİN/NİYE sorusu etrafında döner. Ermeni soykırımı konusunda ise bizler büyük ölçüde hala NE ve NASIL OLDU sorusu ile uğraşıyoruz; NİÇİN/NİYE sorusu etrafında tartışmaya ise yeni yeni başlıyoruz.

Yapacağımız “NİÇİN/NİYE” tartışmalarında, Dadrian’ın sağladığı, “NE ve NASIL OLDU” bilgileri çok önemli bir yer tutar. Onun eserlerinin, bizim üzerinde tartışmayı yürüteceğimiz binanın temellerini oluşturduğunu söylemek abartı sayılmamalıdır. Tüm ömrünü, Türk tezlerinin yanlışlığını ispata ayırmış ve bu konuda uluslararası planda ciddi başarılara imza atmış Dadrian’ın NİÇİN/NİYE sorusuna vermeye çalıştığı cevapları yeterli bulmayabilir; hatta eksik ve yanlışlıklar içerdiğini de ileri sürülebiliriz.

Zaten Akademik çalışmanın özü de budur. Her gelen kuşak kendisinden öncekini bıraktığı yerden alır ve onu bir adım ileri götürmeye çalışır. Dadrian’ın çalışmaları ancak, onun çalışmaları daha ileriye götürülebilirse, hak ettiği biçimde taçlanmış olacaktır. Dadrian’ın açtığı yoldan ilerleyecek genç akademisyenlerden beklenen de budur.

Tanınmış sosyolog Norbert Elias, 1977 yılında “Adorno Ödülü”nü aldığı törende yaptığı konuşmada, kendisinden önce yakılmış bir meşalenin bir dönem “taşıyıcısı” olduğunu ve kendisinden sonra da başkalarının bu meşaleyi taşımaya devam edeceklerini söyler. Burada Dadrian’ın bir farkının altını çizmek gerekir. Ondan önce bu meşaleyi yakmış gerçekten yok denecek kadardır. O akademik anlamda hem meşaleyi yakan hem de bize kadar taşıyandır.

Zannederim Dadrian’ın en büyük arzusu ve dileği kendisinin yaktığı ve taşıdığı bu meşalenin genç akademisyenlerce gelecek kuşaklara taşınmasıydı. Bu görev bizlerin önünde duruyor.

Dadrian’ın Benim İçin Anlamı

Dadrian benim için bir Hoca, bir üstad ve herşeyden önce koruyucu melek idi. O kadar çok şey borçluyum ki ona…

Satırlara sığdırabileceğimi zannetmiyorum.

Her telefon ettiğimde, “Taner sıhhatin nasıl, antreman yapıyor musun”, diye sorardı. Yaptığımı söylediğimde de “afferim Taner,” demeyi çok severdi. Çocukluğundan beri tanıdığı kızım Helin’in ne yaptığı, sıhhattinin nasıl olduğu da standart soruları arasındaydı.

Ermeni soykırımı konusunda çalışmaya başlamamda büyük rolü olmuştu. Eğer onun yardımları olmasaydı bu konuda çalışmaya başlayabilirmiydim, bilmiyorum. 1990 veya 1991 yılarıydı. Ermeni soykırımı konusunda çalışmaya karar vermiştim. Çalıştığım Enstitü’ye önerimi açtım. Konu hakkında hiçbir bilgileri olmadığı bu nedenle kabul etmelerinin mümkün olamayacağı cevabını verdiler. Ama, eğer konunun uzmanlarını davet ederek bir ‘atölye (workshop)’ düzenlersem, tartışmanın sonucuna göre bir karar verebileceklerini de eklediler.

Eğer konu hakkında çalışmak istiyorsam uzmanları bulmam gerekti. Hamburg Üniversitesi’nden Prof. Petra Kapert ile görüştüm ve yardımını rica ettim. Bana, Dadrian ile ilişki kurmam gerektiğini söyleyerek, okumam için Dadrian’ın İngilizce iki makalesini verdi. O yıllarda, zaten pek birşeye benzemeyen ODTÜ İngilizcemi tamamıyla unutmuş idim, Dadrian’ın ne adresini bulabilirdim ne de yazdıklarını okuyabilirdim. Utancımdan Petra Kapert’e bunları söyleyemedim.

Londra’da bir arkadaşıma rica ettim; benim için makaleleri Türkçeye çevirdi ve okudum. Sonra araya sora Dadrian’ın adresini de buldum. Dadrian makalelerinde birçok Türkçe kaynaktan alıntı yapıyordu. “Bu adam mutlaka Türkçe biliyordur, ben de Türkçe yazarım”, diye düşündüm. Çok ümidim olmasa da, oturdum Türkçe bir mektup yazdım ve yapmak istediğim çalışmayı anlattım. Açıkçası pek cevap alacağımı ümit etmiyordum.

“Bu benim 40 yıl sonraki ilk Türkçe korrespondantımdır.” Dadrian’dan gelen Türkçe mektup bu sözlerle başlıyordu. Bu ilk mektuplaşma daha sonra yıllar sürecek dostluğumuzun başlangıcı oldu.

Atölye çalışmasına severek geldi ve yaptığı konuşma çok etkileyici oldu. Özellikle bir Türk aydınının konu hakkında objektif çalışma yapmak istiyor olmasının öneminin altını çizdi. Enstitü önerimi kabul etti. Bu atöyle için hazırladığım taslak metin, İletişim Yayınlarından “Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu” adıyla konu hakında çıkan ilk kitabım oldu.

Daha sonra Doktora tezim de olacak çalışmam boyunca, Dadrian yardımını hiç esirgemedi. O yıllar ne Internet ne de email vardı. Fax üzerinden kendisi ile düzenli haberleştim. Her sıradan Türk insanı gibi çok tereddütlüydüm. Kendimden çok emin değildim ve cevabını bilmek istediğim yüzlerce soru vardı. Yanlış bir şey yazmamak ve söylememek için, akla gelebilecek her soruyu soruyor cevabını istiyordum.

Büyük bir sabırla her soruma cevap verdi ve bu cevapların dayandığı kaynak bilgilerin fotokopilerini yolladı. Ama sorular o kadar çoktu ki, bir seferinde dayanamamış, yolladığı faxlardan birisine, “İnşallah sorular sona erdiler”, diye bir not düşmüştü. Ona sorduğum soruları ve ondan gelen cevapları bugün bile hala saklarım.

Dadrianın_Doktoram_sırasında_bana_yardım_icin_yolladığı_Faxlardan_seçme-3.jpg
“İnşallah sorular sona erdiler” -Dadrian’ın Akçam’a gönderdiği fakslardan derleme

Amerika’ya gelmem de onun sayesinde olmuştur. 1999 yılında Enstitü, artık çalışmalarımı destekleyemeyeceğini bildirdi. Almanya’da Ermeni soykırımı konusunda çalışma imkanım kalmamıştı. Geçindirmek zorunda olduğum ailem vardı. Dadrian’ı aradım. Eğer ABD’ye gelmemi sağlayabilirse, konu hakkında çalışabileceğimi yoksa geçim için başka bir iş aramak zorunda olduğumu söyledim. ODTÜ İngilizcesini tamamıyla unutmuştum. Onun girişimleri sayesinde, Michigan-Dearborn Üniversitesi Ermeni Araştırmalar Merkezi beni davet etti. Ve soykırım konusunda çalışmaya devam edebilme imkanına kavuştum.

İstanbul’u çok özlüyordu. Hele Üsküdar’ı… Çok istedim İstanbul’a gelmesini. Çok korkuyordu. “Gelirsem öldürüler beni,” diyordu. İkna edemedim. “En çok hangi yemeği özlüyorsun?”, diye sorduğumda, “ızgara köfte”, derdi. Hamburg’a her geldiğinde, Oruç Abimin restoranına götürürdüm. Doymak bilmezdi. Birkaç porsiyon ızgara köfte yerdi. Oruç Abi takılırdı, “senin bu adamı doyuramıyoruz”, diye…

Teorik çalışmalarında “Türk düşmanlığı yaptığı” eleştirilerine çok maruz kalmıştır. Ama Türklerle her karşılaştığında, Anadolu insanına duyduğu o derin sevgiyi gözlerinden okumak mümkündü. Türklerle hemen Türkçe konuşmak ve de onlara ezbere Onuncu Yıl Marşı’nı okumak en büyük keyfi idi…

Bir şeyi biliyorum, eğer hayatımın önemli dönüm noktalarında bana yaptığı yardımlar olmasaydı, ben bugün bulunduğum yerde olamazdım. Akademik hayatım boyunca yaptığı destek ve katkıyı ne unutulabilecek ne de karşılığı ödenecek cinstendir. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Dadrian_Taner_2000

 

—————

 

Post a comment