Comments are off for this post

Ümit Kurt konferans verecek: ‘Varlık ve yokluk kıskacında Ermeniler…’ (SES ONLINE)

[Sesonline] İSTANBUL- ABD’deki Clark Üniversitesi Tarih bölümünde ‘Holocaust ve Soykırım Çalışmaları’programında Prof. Dr. Taner Akçam‘ın öğrencisi olan ve ‘Antep Ermenileri’ üzerine doktora çalışmalarını yürütenÜmit Kurt18 Mayıs 2013 Cumartesi günü, Saat: 14.00’de, Taxim Hill Otel’de bir konferans verecek.Küresel, Yerel (KÜYEREL) Düşünce Platformu‘nun düzenlediği geleneksel Konferanslar dizisine katılacak olan Kurt söyleşinde; “Varlık ve Yokluk Kıskacında Ermeniler: Emval-i Metruke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek” konusunu işleyecek. Geçtiğimiz aylarda İletişim Yayınları tarafından yayınlanan ‘Kanunların Ruhu (Emval-i Metruke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek)’ başlıklı kitabı da Taner Akçam’la birlikte yazanÜmit Kurt Sesonline.net Genel Yayın Yönetmeni Yalçın Ergündoğan‘ın yaptığı röportajda sorulara verdiği yanıtlarda şöyle demişti: “Araştırmalarımız sırasında beni oldukça sarsan bir diğer belge ise 2 Temmuz 1924’de çıkartılan 663 sayılı Seyr ü Sefer Talimatnamesi ve Pasaport Kanunları olmuştu. Gerek Seyr ü Sefer Talimatnamesi ve daha sonra bu talimatnamede yapılan muhtelif değişikliklerin gerekse Pasaport Kanunlarının en önemli amacı Ermenilerin Türkiye’ye girmelerine ve ülke içinde özgürce seyahatlerine engel olmaktı…” [»Ümit Kurt: ‘Türkiye’de yalan hakikate, hakikat de bir rejime dönüştürüldü’ (Yalçın Ergündoğan’ın röportajı-21 Kasım 2012// [» Yalçın Ergündoğan Taner Akçam’la ‘Kanunların Ruhu’ adlı yeni kitabı üzerine konuştu: “Yüz kızartıcı bir suç işleyen devlet yıllarca bizlerle alay etmiş”]

“Siyasi irade, Ermenilerin mallarına el koymak ve Anadolu topraklarında bir daha Ermeni varlığının yeşermesine müsaade etmemek politikası izlemekteydi. Kanun ve kararnameler de buna uygun olarak çıkartılmaktaydı. İşte bizim ‘Kanunların Ruhu’ dediğimiz şeyden kastımız tam da budur…”

“Esasında çıkış noktam soykırım gibi sosyal, politik, ekonomik, ve kültürel boyutları olan kitlesel katliamların ve etnik temizlik olaylarının toplumsal destek, meşruiyet ve rıza mekanizmaları olmadan gerçekleşemeyeceği fikri idi. Gerek Yahudi Soykırımı, gerekse Ermeni Soykırımı ekseninde baktığımızda bu toplumsal örüntünün her daim dinamik olan varlığını görüyoruz. Antep özelinde de bunun bu şekilde vuku bulduğu argümanı üzerinde hareket ettim. Ve şu ana kadar eriştiğim ve gelecek 1,5-2 yıl içerisinde daha da detaylandıracağım ve olgunlaştıracağım belgeler ışığında ilk elden şunu söyleyebilirim: Antep Ermenilerinin tehciri ve katliamı Antep’deki yerel elitlerin ciddi desteği sayesinde gerçekleşti. Bu yerel elitler İttihatçıların merkezden aldığı kararları uygulama işini Ermenilerin taşınır ve taşınmaz mallarının kendilerine verileceği vaadi ve motivasyonuyla titizlikle yerine getirdiler.”

EMVAL-İ METRUKEKANUNLARI

Emval-i Metruke Kanunları, “normal ve sıradan” görülen ve öyle algılanan kanunlardır. Bu nitelikleri itibarıyla varlıkları hiç bir zaman sorgulanmamıştır. Onların “doğal sayılması” tüm bir Cumhuriyet tarihi boyunca Ermeni soykırımının niçin yok sayıldığının da cevabıdır. Çünkü bu “normallik”, yok sayma ile eş anlamlıdır. Türkiye, bir varlığın –genel olarak Hristiyan özel olarak Ermeni varlığının– bir yokluk haline çevrilmesi üzerine kurulmuştur.

Cumhuriyet, Hıristiyanların varlığının yokluk haline getirilmesi yani bir varlığın yokluk üzerine inşa edilmesidir. Ülkemizde ‘Ermeni sorunu’ olarak adlandırılan konunun esas olarak ulusal güvenlik sorunu olarak ele alınmasının nedeni budur. Konuyu hatırlatma veya üzerine açık tartışmaya çağrı bile ulusal varlığa ve ulusal güvenliğe yönelik bir tehdit olarak algılanır. Bunun nedeni çok basittir; kendi varlığımızı, diğerinin yokluğu üzerine kurduğumuz için, bu varlık üzerine her konuşma bize ürküntü ve korku vermektedir. Ülkemizde Ermeni sorunu üzerine konuşmanın ana zorluğu bu varlık–yokluk ikileminde yatar.

Hıristiyan–Ermeni varlığını yok etmeyi kurumsallaştırmak ise bir çok başka şeyin yanında, esas olarak Emval–i Metruke Kanunları ile gerçekleştirilmiştir. Bu kanunlar soykırımın yapısal unsurudurlar ve Cumhuriyet dönemi hukuk sisteminin esasa ilişkin unsurlarından birisidir. Bu nedenle Cumhuriyetin, soykırımı kendi yapısal temeli haline getirmiş bir rejim olduğundan söz ediyoruz. Bu da, bir hukuk sistemi olarak Cumhuriyet ile soykırım arasındaki ilişkiye yeni bir gözle bakmamız gerektiğini bize hatırlatmaktadır.

Emval-i Metruke kanunları 1915 Ermeni soykırımının ve bugünkü hukuk sisteminin yapısal bir unsurudur ve bu kanunlara göre Ermenilerin malları üzerindeki haklarını hala korumaya devam ettikleridir. İlgili kanun ve yönetmeliklerin büyük bir çoğunluğu Cumhuriyet döneminde çıkartılmıştır. Cumhuriyet ve onun hukuk sistemi, bir anlamda Ermeni kültürel, sosyal ve ekonomik zenginliğine el konulması, Ermeni varlığının ortadan kaldırılması gerçekliği üzerine inşa edilmiştir…

* * *

KONFERANS: Ümit Kurt / Clark Üniversitesi (ABD)

Tarih: 18 Mayıs 2013 Cumartesi

Saat: 14:00- 18:00

Yer: Taxim Hill Otel, İstanbul

KÜYEREL‘den bildirildiğine göre, konferans herkesin katılımına açık.

BAĞLANTILI RÖPORTAJLAR:

» Ümit Kurt: ‘Türkiye’de yalan hakikate, hakikat de bir rejime dönüştürüldü’ (Yalçın Ergündoğan’ın röportajı-21 Kasım 2012

» Yalçın Ergündoğan Taner Akçam’la ‘Kanunların Ruhu’ adlı yeni kitabı üzerine konuştu: “Yüz kızartıcı bir suç işleyen devlet yıllarca bizlerle alay etmiş”

Comments are closed.